FKF yola çıkarken alışık olunmayan birçok iddia ile başladı. Önce üniversitelerde yapılan seçim toplantıları sonucunda seçilen yüzlerce delege ve sonrasında üniversite kongresi… Yeni bir ülke kurmanın iradesi ancak büyük bir toplamın iradesi olarak ortaya konulabilirse başarılı olabilecekti çünkü. Bu toplamın ise ihtiyacı olan şey temsiliyet idi. Savunduklarımızın bu temsiliyete sahip olma yeteneği ise haziran günlerinde özgürlüğünü arayan ve ülkesine sahip çıkan üniversitelilerle güçlü bir bağa sahip. Temsiliyeti hiçbir zaman basit bir biçimde oy toplamak ya da birisinin öne çıkıp kalanlar adına söz söylemesi olarak algılamadık. Bize göre gençliğin temsiliyeti, gençliğin güncel durumunu kavrayıp onun ileri çıkabilecek uçlarını bulma ve onları siyaset sahnesine taşıyabilme yeteneğidir. FKF bu yeteneğe sahip olma iddiasını nihayet gerçeğe dönüştürmekte kararlıdır.
Gençlik kavramının neyi ifade ettiğine ilişkin tarifler uzun yıllardır tartışılır. En sık rastlananı gençliği bir yaş grubu üzerinden tanımlamak. Bunun hatalı ya da eksik bir tanım olduğu, yaşça genç olsa bile davranış ve fikirleri büyükleri taklitten öteye geçmeyenlere bakarak anlaşılabilir. Yaşça genç olup da genç olmayanların kimler olduğuna ilişkin somut örneklere yazının ilerleyen kısmında değineceğiz. Biz konumuza dönelim. Gençlik, ülkemiz tarihi boyunca arayışın adı olmuştur. Dergimizin elinizdeki sayısının da kapak konusu olan cumhuriyet, kurulduğu yıllarda yaşça küçük olduğu için ama daha da önemlisi ileriye dönük bir atılımı ve arayışı simgelediği için genç cumhuriyet olarak adlandırılmıştır. Bugün de gençlik, içinde yaşadığımız karanlık ve kocamış düzeni öyle veya böyle reddetmekte olan bir toplam. Bu reddiye, kimi zaman düzen tarafından kendisine sunulana kayıtsız kalmak, onun çizdiği rotayı önemsememek olarak ortaya çıkarken; Haziran gibi özel uğraklarda fiili olarak düzeni ve iktidarı karşıya alan bir konumlanışı da ifade edebiliyor. Yani yıllarca apolitik olarak görülen gençliğin konumu hep reddiyeyi içerdi. Reddiyenin fiili olarak karşı çıkışa dönüştüğü nokta ise genç olan alternatifi üretme iradesine yaslanmak zorunda. Yani gençliği kabaca, var olandan etkilenmekle beraber onun kısmen dışında ve potansiyel olarak onu kendisi gibi genç olanla değiştirme, ileriye çekme enerjisi taşıyanlar olarak tarif edebiliriz. Ne mutlu ki, bugünün Türkiye’sinde bu tanım yaşça genç olanların da çok büyük bir kısmını kapsıyor. AKP destekçisi, yaşlı fikirler gençlik içerisinde “marjinal” kalıyor.
Gençliğin kim olduğuna ya da olmadığına ilişkin tartışmaların ardından kuşkusuz gençliğin okumuş ya da okumakta olan kısmına gelmemiz gerekiyor. Yani üniversite öğrencilerine… Üniversiteliler bugün maddi üretim koşullarından görece bağımsız ve ideoloji üretim merkezlerine yakın oldukları için insanlığın tarihsel birikimine ulaşma ve onu ileri götürme yeteneği açısından diğer yaşıtlarına göre büyük bir avantaja sahipler. Bu avantaj aynı zamanda büyük bir sorumluluk da getiriyor: Kendi geleceğine ve ülkenin geleceğine sahip çıkma sorumluluğu…
Bu sorumluluğu temel alan FKF’nin önündeki görev, zaten potansiyel olarak geleceğe dönük bir arayışa sahip olan bir toplamı, yani gençliği, siyasi arenada yeniden görünür kılmak ve onun temsiliyetini sağlamak. Öyleyse elimizdeki araçlara bakmak gerekiyor. Üniversitelilerin üye olup kendilerini ifade edebilecekleri araçları saymaya kalksak aklımıza ilk olarak herhalde şunlar gelir: Öğrenci kulüp ve toplulukları, dernekler, siyasi partiler, gençlik örgütleri vb. Bunlar birbirlerinden farklı ölçekte iş yapan ve birbirinin yerine geçemeyecek yapılar. Her birinin üniversiteliler açısından ayrı bir değeri var. Peki bunlar mevcut olmasına rağmen “Öğrenci Temsilcileri Konseyi” (ÖTK) niye var? İlkokuldaki gibi sınıf başkanı seçmek için mi? Ya da ileri mevki makam sahibi olacak yaşı genç zihni yaşlı “şehzadeler” sancakbeyliği yaparak deneyim kazansınlar diye mi? Yoksa, gençliğe “karanlık odakların” oynadığı bir oyun mu bu?
Bir önceki paragraftaki soruların cevabı hem evet hem de hayır. Kuantum ilkesinden bahsetmiyorum. Ortada gerçek bir belirsizlik var. Ve bu belirsizliğin sonucu olarak neredeyse hiçbir üniversitede ÖTK seçimleri ciddiye alınmıyor, üniversitelilerin tamamına yakını bırakın aday olmayı, oy vermeye bile gitmiyor. Soruların cevabı da Schrödinger’in kedisini öldürecek cinsten evetlerle doluyor. ÖTK, gençliğin kendi temsiliyetini almasını engelleyecek ölçüde yaşlı zihinlerin elinde karanlık bir duvar gibi duruyor. Öğrencisi olduğum ODTÜ’nün ÖTK başkanı, okulu yıkmak isteyen Melih Gökçek’e ODTÜ Öğrencileri’ni temsilen(!) plaket veriyor.
Bugünkü ÖTK’nın “icraatlarını” tamamıyla anlatmaya kalkarsak yazımız yalan olur. İyisi mi biz FKF’nin nerede durduğuna ve ne yapacağına geçelim. FKF’nin kuruluş kararının alındığı üniversite kongresinde kimi değerler ön plana çıkmıştı. Bu değerlerin ortak noktası ülkemiz için önemli oldukları kadar gençliğin çoğunluğunun da ortaklaştığı değerler olmalarıydı. Tekrar etmekte fayda var. Türkiye gençliği kamucudur. Son on yılda özelleştirme adı altında yapılan talanı bizzat yaşamaktadır. Üniversiteliler aydınlanmacıdır. Gerici iktidarın kurumsallaştırmaya çalıştığı karanlığın ülkede özgürlük namına hiçbir şey bırakmamakta olduğunu da yaşayarak öğrenmiştir. Gençlik ülkesinin bağımsızlığını savunur. İktidarın işbirlikçiliğinin ülkeyi Suriye gibi başlıklarda ateşe attığını gördüğünden ama aynı zamanda “Yeni Bir Ülke”nin bağımsızlık olmadan kurulamayacağını çok ama çok iyi bildiğinden… O zaman bu değerlerle kurulmuş bir gençlik örgütünün önüne koyacağı bir numaralı görevin aynı değerleri paylaştığı gençliği en iyi biçimde temsil etmek olması gerektiği tartışılmaz.
ÖTK kurullarının ise bu sayılan değerleri temsil etmek bir yana, neredeyse tamamen bu değerler düşman insanlardan oluşması da kısa sürede çözülmesi gereken bir çelişki olarak karşımıza çıkıyor. Gençliğin de FKF’nin de bugün en önemli görevlerinden bir tanesi iktidarın üniversitelere dönük müdahale aracı olan mevcut ÖTK yönetimlerinden acilen kurtulmaktır. FKF mümkün olan her üniversitede gençliği kendi temsiliyetine sahip çıkmaya, o üniversitenin öğrencilerine hiçbir biçimde benzemeyen temsilcilerden kurtulmaya çağıracak, bu kurtuluş aynı zamanda ÖTK’ların gençlik mücadelesinde birer araç olarak nasıl işlevlendirebileceği tartışmaları açısından ön açıcı olacaktır.
Bu arada haklı olarak bir soru yöneltilebilir. FKF’yi diğer gençlik örgütlerine göre farklı kılan en önemli özelliklerinden bir olan gençliği temsil etme iddiası ile ÖTK’yı önemsemesi çelişmiyor mu? Ya da FKF “üniversite meclisleri”ni kurarak gençliğin temsiliyetini sağlama yolunda başarılı bir şekilde ilerlerken zaten iktidarın aracı olan bir kuruma gereksiz önem atfetmiyor mu? Sorular haklı ama yanıtları açık bir biçimde hayır olmalı. Yanıtı örneklerle açalım: Jaguar’lı üniversite temsilcisi okulunda önemsenmiyor olabilir. Kimse “bu arkadaş bizi ne de güzel temsil ediyor” demiyor olabilir. Sorun, bunun topluma sunuluş biçimidir. Sorun, bu şahısların toplumun karşısına üniversite temsilcisi “etiketi” ile çıkmaları, halkın gençliğe olan güvenini sarsmaları ve aynı zamanda AKP’nin gençliğe ilişkin yanıltıcı iddialarını güçlendirmeleridir. Genel olarak sorun, bir gerici üniversiteli illüzyonu yaratılmasıdır. Melih Gökçek, ODTÜ’de yol için referandum yapsak yüzde doksan evet çıkar derken tek güvencesi bu illüzyondur. FKF üniversitenin sadece üniversite olmadığını bilmekte, Türkiye halkını üniversitelerin gerçek sahipleri ile tanıştırma sorumluluğu ile ÖTK’yı ele almaktadır. Bu hedefte yakalanacak başarı aynı zamanda AKP’nin sandıkta yenilmez olduğu görüşünü de üniversitelerde çürütmeye başlamak anlamına gelecektir. Uzun lafın kısası, gençlik halkına karşı sorumluluğunu yerine getirmek için de bu sahte temsiliyeti sonlandıracaktır. Gençlik AKP’yi sandığa gömecektir.
Fikir Kulüpleri Federasyonu ÖTK seçimlerinde ne yapacak?
- Seçimlerin önemsenmesini istiyorsak kendimiz de önem vermeliyiz. FKF ÖTK’ların sadece üniversite olmadığını tüm üniversitelere hissettirecek bir çalışma yürütecektir.
- ÖTK seçimleri sadece üniversitelerde tekil gündemlerine sıkıştığı ölçüde önemsizleşmektedir. Üniversite gündemleri yakıcı olduğu ölçüde çalışmalara yansıtılacak, bunların ülke siyaseti ile bağı güçlü bir biçimde kurulacaktır. Daha da önemlisi, seçilenlerin üniversite dışında neler yaptığı, AKP’ye nasıl hizmet ettiği yoğun bir biçimde propaganda edilecek, ÖTK başkanlarının tarafsızlık yalanı açığa çıkarılacaktır.
- FKF seçimlere yalnızca kendi üyeleri arasından belirlenen adaylarla girmeyecek, bunun yanında her bölümde her sınıfta gençliğin mücadelesini sahiplenen ÖTK adayları çıkmasını sağlayacaktır.
- Gençliği temsil edebilecek ilkeler olan bağımsızlık, kamuculuk ve aydınlanma değerleri tüm üniversitelerde FKF’nin ÖTK adayları için vazgeçilmez ilkeler olacaktır. Bu ilkeleri savunan adaylara oy verme çağrısı yapılacaktır.
- FKF adayları, seçildikleri takdirde neler yapacaklarını net ve gerçekçi bir biçimde anlatacaktır. Bunların alışılmış uçuk seçim vaatlerine benzemeyeceği açıktır. FKF’liler seçildikleri takdirde tüm üniversitelilerle birlikte mücadeleyi yükseltecek, ÖTK’nın mücadelenin bir aracı olarak işlevlenmesini sağlayacaklardır.
- AKP iktidarının yenilmezliği fikri ortadan kaldırılacak, hükümet ve yandaşlarının seçim yenilgileri üniversitelerden başlayacaktır.