Yeni Bir Ülke

Haziran Direnişi’yle birlikte Türkiye’de tekrar gençliğin rolü tam anlamıyla hatırlanmış, gençlik tekrar halk için temel umut kaynağı olmuştur.

Haziran Direnişi’nin ilk sinyalleri ODTÜ’de gerçekleşen Tayyip Erdoğan protestosu ve diğer üniversitelerde gerçekleşen rektör protestolarında ortaya çıkmıştı! ODTÜ’de tüm Türkiye’den gelen üniversite delegelerinin altına imzasını attığı Fikir Kulüpleri Federasyonu’nun kuruluş kararı ise gençliği örgütüne kavuşturmuş ve yeni ülkenin kurucu kuşağının sinyalini vermişti!

Pekala, bugün herkesin gözünü diktiği, Türkiye tarihinin en önemli kalkışmasında rol almış kuşak hangi kökün devamıdır. Türkiye’de gençliğin sahneye çıkışı, umut oluşu hangi döneme denk düşer?

Burada ülkemizin kurucularının baskıya karşı ayağa kalkmış gençler olduğunu hatırlamak gerekir.

Bu gençlerin bir araya gelişi 1900’lerin başına denk gelmektedir. Yeni bir ülkenin umudunu ortaya koyan ve onu kuracak iradeye sahip olan gençlik aradan geçen zamanda kendisini, örgütünü, kuşağını şekillendirmiştir.

Fikir Kulüpleri Federasyonu bugün tam olarak bunu yapacaktır.

90’lı kuşak artık Türkiye’de bir kuşak olarak anılmaya başlamıştır. Bu kuşak bir araya gelecek, tartışacak, mücadeleyi yükseltecek, kuşağını şekillendireceği gibi bu kuşağın içerisinden çıkan irade yeni bir ülkeyi kuracaktır.

Yeni ülkeyi kuracak olan gençlik, alternatifi mecliste değil, kendinde görmüştür.

Gençlik 15 Mart’ta açıkça iktidarın alternatifi olan meclisi toplamıştır. Bu meclis Üniversite Kongresi’dir.

Şimdi Üniversite Kongre delegelerini, üniversitelerdeki kulüp ve topluluk temsilcilerini, birçok ilde gençlerin bir araya gelerek kurdukları gençlik derneklerinin yönetimlerini tarihi bir görev beklemektedir.

Tekrar milyonları temsil eden bir kongre toplanmalı. Gençlik programını belirlemeli, kamuoyuna sunmalıdır.

ODTÜ’de, Haziran Direnişi’nde, ülkenin her noktasında halkın umudu haline gelen gençlik artık kendi programını ortaya koyacaktır. Bu iradeyi Cumhuriyet’in kurucu iradesine benzetmemizin nedeni, kazanacağımıza olan inancımızdır.

“Burun” demeyi yasaklayacak kadar çıldıran diktatör Abdülhamid nasıl kaybettiyse Abdülhamid özentisi diktatör Tayyip Erdoğan da kaybedecektir.

Önemli bir fark ise bizim hareket ordumuzun “Halk” olmasıdır. İlkinde topçu kışlası gerici ayaklanmanın merkeziydi şimdi ise gericiliğin zaferinin simgesi olarak kurulmak isteniyordu. Açıkça tarihimizin ilerici birikiminden intikamın zafer kışlası olarak kurulacaktı. Tekrar bu topraklarda gericiliğin zafer kazanamayacağı görüldü. Şimdilik sadece kazanamadığı görülen gericiliğin yenilgiye mahkum olduğunu da bu kuşak gösterecektir, göstermektedir.

Gençlik sadece kuruluşa değil, ülkenin bütün ilerici atılımlarına damgasını vurmuştur. Ülkemiz bir başka dönemde 68 kuşağı olarak anılan bir başka genç kuşağın kuruluş paradigmasını ilerletmesine, ondan kopuşu gerçekleştirmesine şahit olmuştur. Bu kuşağın ülkemizde kök salmasını sağladığı değerler ise Haziran direnişinde ortaya çıkan hareketin sahiplendiği değerlere daha yakındır.

Kuracağımız yeni ülkenin AKP öncesi Türkiye’nin aynı olması mümkün değildir.

AKP’yi devirip kuracağımız yeni ülke eşit, özgür, bağımsız, ezenle ezilenin olmadığı bir ülkedir. Hayal mi? Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun da bir hayal olduğunu hatırlatabiliriz. Gençlik heyecanı mı? Ülkemiz gençlik heyecanıyla kurulmuş, gençlik heyecanı yıllarca ülkenin ve insanlığın temel değerlerini ayakta tutmuştur. Şimdi tekrar kuşağımızın kazandığı bu heyecan, akıl, yürek yeni bir ülkeyi kuracak birikime sahiptir.

Ülkemizin kurucu kuşağına söylediklerinin güncelliğini koruduğunu düşünerek;

Yarın (Ferda) | Tevfik Fikret 1

-Bugünün gençlerine-

Yarınlar senin; senin bu devrim, bu yenilik..

Her şey senin değil mi zaten?.. Sen, ey gençlik,

Ey umudun güzel yüzü, işte karşında aynan:

Temiz ve bulutsuz, ağaran bir gök,

Titreyen kucağını açmış, bekliyor.. Koş, çabuk!

Ey hayatın gülerek doğan sabahı, işte herkesin

Gözleri sende; sen ki hayatın umudusun,

Alnında yeni bir yıldız, hayır, bir güneş.

Doğ ufuklara, önünde şu sıkıntılı geçmiş

Sönsün sonsuza değin.

Bir daha yaşanmasın o cehennem; senin bugün

Cennet kadar güzel yurdun var; şu gördüğün

Zümrüt bakışlı; inci gülüşlü kızcağız

Kimdir, bilir misin? Yurdun.. Şimdi saygısız

Bir göz bu nazlı yüze -Tanrı esirgesin-

Kötü bir gözle baksa, katlanabilir misin?

İster misin, şu ak sakalın temiz, görkemli,

Onurlu alnına, bir kirli el şöyle dursun,

Hatta yabancı bir el uzansın? Şu mezarı

Bırakır mısın, taşa tutsun bir serseri?

Elbette hayır; o mezar, o onurlu alın

Kutsal birer örneğidir yurdun.. Yurt çalışkan

İnsanların omuzları üstünde yükselir.

Gençler, yurdun bütün umudu şimdi sizdedir.

Her şey sizin, yurt da sizin, şeref de sizin;

Ama unutmayın ki zaman ağır, güvenli;

Sessiz adımlarla arkamızdan gelir.

Önden koşan, ama dikkatle her izi

İncelemeye yol bulan bu şaşmaz izleyici

Paylayıp utandırırsa bizi, yazık! Demin

Yarınlar senin”, dedim, beni alkışladın; hayır,

Bir şey senin değil, sana yarın emanettir;

Her şey emanettir sana, ey genç, unutma;

Senden de hesap sorar, yakınır gelecek.

Geçmişe şimdi sen ibretle bakıyorsun,

Gelecek de senden böyle kuşkulanacak.

Her organı ihtiyaç kasırgasıyla sarsılan

Bir kuşağın oğlusun; bunu arasıra anımsa.

Unutma; çağın şimşeklerin bollaştığı çağdır:

Her yıldırımda bir gece, bir gölge yıkılır,

Bir yükseliş ufku açılır, yükselir yaşamak;

Yükselmeyen düşer: ya ilerlemek, ya yıkılmak!

Yükselmeli, dokunmalı alnın göklere;

Doymaz insan denilen kuş yükselmelere…

Uğraş, didin, düşün, ara, bul, koş, atıl, bağır;

Durmak zamanı geçti, çalışmak zamanıdır!

*İstanbul Ü.

Dipnot

  1. Tevfik Fikret’in Ferda şiiri yazımızda Osmanlıca aslından Türkçe’ye çevrilerek kullanılmıştır.