Ferman sende, ama güzel yaşamak bizde:
Senden ayığız bu sarhoş halimizle.
Sen insan kanı içersin, biz üzüm kanı:
İnsaf be Sultanım, kötülük hangimizde?
Ömer Hayyam
Alkol tüm kötülüklerin anası mı?
Kötülükleri kimin belirlediğine göre değişir aslında bu sorunun cevabı. Egemenlerin kötülük algısından hareket edersek ‘’anası’’ olma durumu biraz abartılı kaçacak olsa da egemenlerin korkularıyla alkolün bağı tarihte çoğu zaman var olmuştur. Örneğin, Osmanlı’da bu konudaki yasaklarıyla ün salmış padişah 4. Murat’ın meyhanelerin ve kahvehanelerin, yeniçerilerin ve isyancıların toplanma yeri haline gelmesinin yarattığı tedirginlikle alkolü, tütünü ve falı yasakladığı bilinir. Otoritesi için tehlikeli bir kötülükle alkolün bağını görüp bundan korkmuştur padişahımız. Osmanlı’da padişahlara muhalif sesler en rahat meyhanelerde yükselme olanağı bulmuştur.
Fransız İhtilali’nde Türkiye’de ve 1848 devrimlerinde de meyhanelerin devrimcilerin toplanma yerleri olduğu bilinir. Devrimci düşünceler baskı koşullarında meyhanelerden yayılmıştır.
Peki, bugün Türkiye’de meyhaneler, içki masaları böyle ortamlar mıdır? AKP bu yüzden mi içkili mekanları kapatmak istemektedir?
Bu sorulara yanıt bulmadan önce AKP’nin derdi insanları alkolün sağlığa zararlı etkilerinden korumak mı biraz ona değinelim. Çünkü alkolün sağlığa olan zararları bu sıralar daha fazla gündeme getirilerek AKP’nin yasağı meşrulaştırılmaya çalışılıyor.
İlk olarak tarihte alkol tüketerek hayatların kurtarıldığı örneklerden bahsedeyim. Denizcilikte alkolün yerinin önemli olduğu, en azından korsan filmlerinden hepimizin aklında kalmıştır. Denizciler içme sularını fıçılarda saklarlardı. Ancak su, yolculuk uzadıkça kirleniyor ve o suları içmenin ölümcül sonuçları olabiliyordu. İlk başta fıçılardaki sulara sirke katılırmış ama sirkenin etkisi kısa süreli olduğu için uzun yolculuklarda çözüm olmazmış. Bu yüzden denizciler çoğu zaman beklemiş suların içine alkol katarak içerlermiş.1 Ümit Burnu ve Amerika Kıtası içilecek su olmadan keşfedilemeyeceğin göre insanlık tarihinde yeni ufuklar açan bu keşifler için alkol şarttı büyük ihtimalle.
Yine tarihte ishal salgınlarında (muhtemelen kolera, tifo, dizanteri gibi mikrobik hastalıklardan kaynaklı) bazı Avrupa köylerinde sular alkolle karıştırılarak tüketilirmiş. Hatta kiliseler düşük alkollü şaraplar üreterek halkın susuzluktan ölmesini önlemeye çalışırmış. Bebeklerin bile sıvı ihtiyacını şarap ile karşıladığı dönemler varmış. Tarihte alkolün bu şekillerde koruyucu sağlık uygulamalarında kullanıldığı böyle dönemler de var.
Bugün kronik alkol tüketiminin ve alkol bağımlılığının (alkolizmin) sağlığa birçok zararı olduğunu biliyoruz. Zaten artık insanlığın alkolü ilaç niyetine içmediği bir dönemdeyiz. Peki, AKP sağlığımızı korumak için mi alkole yasaklar getiriyor? İktidarımız sağlığımıza çok mu değer veriyor?
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) sağlık alanındaki uluslararası bir otoritedir. Dünya Sağlık Örgütü alkol tüketiminin sağlığa zarar vermeyecek düzeyde kalması için alkol tüketim sınırını şu şekilde belirtmiştir: Kadınlar için haftada toplam 14 standart içkiden2, erkekler için ise 21 standart içkiden fazlası riskli alkol tüketimi olarak belirtilmektedir.3 Ayrıca sağlıklı alkol tüketimi için haftada en iki gün alkol tüketmemeli ve haftanın beş günü alkol tüketen bir kadın günde 2 standart içkiyi, erkek ise günde 4 standart içkiyi aşmamalı.4
Bu söylediklerimi reçete olarak algılamamanızı öneririm. Tüm bunları yazmaktaki amacım sosyal içiciliğin aslında sağlık için çok büyük zararları olan bir şey olmadığını göstermektir. Demek ki toplumcu bir sağlık anlayışının önlemeye çalışması gereken durum sosyal alkol tüketimi değil kronik alkol içiciliği ve alkolizmdir. Sosyal içiciliğe müdahale toplum sağlığının korunmasından öte bir duruma işaret eder.
Ayrıca dikkat ettiyseniz AKP alkol kullanımını mücadele edilmesi gereken bir konu olarak yansıtmaktadır kamuoyuna. Ama ülkemizde alkolizm ve alkol tüketimi sağlık mücadelesi başlatılacak boyutlarda değildir. En son DSÖ verilerinde göre Türkiye’de günlük kişi başına düşen toplam saf alkol tüketimi 2.87 litre iken5 Avrupa ülkelerinin ortalaması yaklaşık olarak 15 litredir.6
İlla alkolle ilgili bir şeyle mücadele edeceksek alkolizmle mücadele etmeliyiz. Bunun yolu da alkolü yasaklamak değildir. Alkol bağımlısı birey gece 22 sabah 6 saatleri arasında alkol satışını durdursan da önlemini alır. Alkolizmin sosyal boyutları çözülmeden de yeni alkol bağımlılarının ortaya çıkması önlenemez. Araştırmalar gösteriyor ki düşük sosyoekonomik durum ve az gelişmişlik alkol bağımlılığını, kronik içiciliği ve alkolün zararlarının görülme oranlarını arttırmakta.7 Zaten Tayyip Erdoğan ‘’İçeceksen yine alkollü içeceğini al evinde iç. Buna karşı değiliz.’’8 sözleri ile derdinin alkolizm ve kronik içicilik olmadığını göstermektedir. Yani sorun halk sağlığı değil, AKP’nin sorunu tamamen ideolojik.
Yukarıdaki alkol tüketim rakamlarına bakınca AKP’nin Avrupa verilerin temel alarak Türkiye’de halk sağlığı uygulamalarını geliştirmeye çalıştığını düşünebiliriz. Çünkü aşırı alkol tüketimi bizim değil Avrupa ülkelerinin sorunu. Avrupa sorunları araştırıp tespit ettiyse biz Türkiye’de hiçbir araştırma yapmadan oradan aynen alalım mantığı sağlık alanında AKP’de bulunmakta zaten. Obezite ile mücadele gibi kampanyalar daha çok ABD verilerine dayanarak yapılmakta. Sigara kampanyası da benzer şekilde Avrupa’dan ithal. Bu durum ‘’büyük Türkiye’’nin kendine özgü sağlık verilerinin ve sağlık politikalarının olmamasından kaynaklıdır. Ayrıca AKP sağlıkta dönüşüm adını verdiği sağlığı piyasalaştırma operasyonu ile koruyucu sağlık uygulamalarını yok ederken yukarıda saydıklarıma benzer hamlelerle kendine sağlık imajı yapıyor. Ama bu durum alkol yasağının AKP için ayrı bir yeri olduğu gerçeğini ikinci plana atmamalı. Yani ana neden sağlık imajı değil.
İlk sorunun yanıtını şimdi vermeye çalışayım. Türkiye’de devrimci, ilerici fikirlerin sadece meyhanelerde yayılabileceği bir nesnellik yok bugün. Solun ülkemizdeki tarihsel birikimi bunu aşmış durumda. İçki satışına uygulanan baskının ardında belki AKP’nin bir hayali yatmaktadır: Üniversitelerde, iş yerlerinde, yaşamın her alanında insanların bir araya gelme noktalarında muhalif fikirlerin gelişmesini engelleyen, ilericiliği, devrimciliği yasaklayan önlemleri alacağı bir geleceğin hayalini kuran AKP giremeyecekleri, hükmedemeyecekleri tek yer olan içki masalarını şimdiden ortadan kaldırmaya çalışıyor olabilir. Bir padişahlık özlemi olan bu durum AKP’lilerin hayali olarak kalmaya mahkum olduğu, son dönemde muhalif seslerin her alandan AKP’ye karşı yükselmesiyle daha net görülüyor.
AKP tarafından asıl hedeflenen toplumsal yaşamı gericilikle biçimlendirmektir. İçki içmeyi ve satmayı yasaklarla boğarak toplumda hakim olan bir yaşam tarzını alt kültür haline getirmektir AKP’nin hedefi.9
Üniversite finalleri bittiğinde stres atmak isteyen öğrenci toplamı soluğu içki masasında almak yerine döner-ayran yemeye gitmeyeceğine göre; sevdiğinden ayrılan biri içki masasında dost tesellisi aramak yerine sevdiğinin arkasından buzlu ayran içmeyeceğine göre; yıllardır görüşmeyen arkadaşlar bir araya geldiğinde eski günlere kadeh tokuşturmak yerine ayran bardağı tokuşturmayacağına göre AKP’nin yaşam tarzımıza yönelik saldırısı tutmaz.
AKP’nin muhafazakar yaşamına Türkiye kesinlikle sığmaz.
Dipnot
- Sezgin, Sabri Çağrı, Denizcilerde Görülen Hastalıklar, http://www.taussmarine.com/seyirdefteri/index.php/denizcilerde-gorulen-hastaliklar/
- Bir standart içki = bir tek rakı, cin, viski vb. = bir kadeh şarap = bir küçük kutu bira
- Ögel K., Karalı A., Tamar D., Çakmak D., Alkol ve Madde El Kitabı, Herkimler İçin Alkol ve Madde Eğitimi Programı, AMATEM, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi, 1998, s.34
- A.g.e. ; s.38
- World HealthOrganization, Global Status Report on AlcoholandHealth, s.277
- Anderson P., Baumberg B., Avrupada Alkol Kullanımı Halk Sağlığı Bakış Açısıyla, Avrupa Komisyonu için Rapor, Alkol Araştırmaları Enstitüsü, İngiltere, Haziran 2006, s.4
- World HealthOrganization, Global Status Report on AlcoholandHealth, s.34,35
- http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/erdogan-icki-yasagini-dini-gerekce-gostererek-savundu-haberi-73726
- Yaşamın, eğlencenin bir parçası olan alkolün sadece özel yaşamda tüketilmesini istemek alkolü hayatı renklendiren bir tat olmaktan çıkartır; onu içen için bir amaç haline getirir. Bu durum mutlak surette bağımlılığı arttırır. Yani alkol yasağıdır asıl zararlı olan.