Bizim Büyük Çaresizliğimiz Ya Da Takas Usulü Anti-Emperyalizm

Bir seçimi daha başarıyla (muhalefetin başarısızlığıyla mı demeli yoksa) ardında bırakmış Erdoğan’ı bir konuda takdir etmek gerekiyor. Yola devam ederken her gündemde “hasımlarının” bir kısmını yedeğine almayı başardı. Kan tazelemek ya da safra atmak da diyebiliriz. Fetöcüler, liberaller, Kürtler, MHP, ulusalcılar… Bir dönem kanlı bıçaklı olduğu bir başka dönem kendisini en azından “ehven-i şer” olduğuna ikna etmek Erdoğan’ın en büyük başarılarından biri bana kalırsa…

Bu oyunda son perdeyi ABD ile yaşanan gerilimde görüyoruz. AKP’nin ordu tasfiyesinden demokrasi çıkaranların yerini, ABD geriliminden anti-emperyalist ulusal kurtuluş mücadelesi çıkaranlar almış gibi görünüyor. Diğer yandan ise, ABD ile didişmenin AKP’nin sonunu getireceği hevesiyle iştahı kabaranlar var. Peki, her daim anti-emperyalizmi en başa yazan bir yandan da AKP’nin türlü saldırılarından nasibini alan sosyalist hareket AKP’ye ya da ABD’ye eklemlenir mi?

İkinci seçeneğin örneği az değil. En yakından bildiğimiz örnek Irak Komünist Partisi. Irak Komünist Partisi. Irak işgalini desteklemekle kalmayıp ülke işgal altındayken kurulan hükümete ortak oldukları biliniyor. Diğer seçeneğin örnekleri de azımsanacak gibi değil. Şu an ülkemizde gördüğümüz gibi…

Evet ortada gerçek ve ciddi bir sorun var. Son dört aydır dövizde yaşanan aşırı yükseliş, halkın hayatına zam ve yoksulluk olarak yansıyor. Krizin tüm etkilerinin kendisini henüz göstermediğini göz önünde bulundurduğumuzda önümüzdeki dönem halkı daha güvencesiz bir yaşamın beklediğini ve işsizliklerin artacağını tahmin etmek maalesef güç değil.1

Emperyalizmin ekonomik yaptırımları bir çeşit dize getirme ya da bir cezalandırma yolu olarak kullandığı biliniyor. Türkiye konusunda da bu yolu izlediklerini biliyoruz. Foreign Affairs’da yayınlanan bir makalede diplomatik havuç işe yaramazsa ekonomik sopanın kullanılabileceği açıkça ifade ediliyor.2 Özellikle ABD basınında bu tür makalelere sık sık rastlanıyor. Sadece ABD basınında da değil, emperyalist ülkeler yoldan sapan ülkeler için diplomatik yollardan ekonomik yaptırımlara ve gerektiğinde askeri müdahaleye kadar çeşitli seçenekler olduğunu her fırsatta hatırlatıyor. Bizim sormamız gereken ise başka bir soru bulunuyor: Türkiye’yi emperyalist ülkelerin tehditlerine karşı bu kadar kırılgan hale getiren bizzat AKP hükümetinin kendisi değil mi?

Geçenlerde basına yansıyan haberlerden öğrendiğimiz acı bir gerçek var. Türkiye yıllardır savaşta olan, yıkımın eşiğine gelen komşusu Suriye’den patates ithal ediyor. Üstelik yıkımında bizzat rol oynadığı, Cuma namazını başkentinde kılma hayali kurduğu komşusundan! İslamcı barbarlarla hukuksuzca topraklarını işgal ettiği komşusundan! Bizim büyük çaresizliğimiz mi demek lazım? Çaresizlik demek için bir çözümümüz olmaması gerekiyor, bizim ise bir çözümümüz var. Önce gelin sorunumuzun ne olduğunu anlamaya çalışalım.

Herkesin bildiği bir gerçeği tekrar etmek pahasına söylememiz gerekiyor: Türkiye tercihini kapitalist sistemden yana yaptığından beri bağımlı bir ülke. Kapitalist-emperyalist sistemin doğasına dair bir tartışma yapmak bu yazının sınırlarını aşıyor, ancak şunu belirtelim: Türkiye gibi geç kapitalistleşen ülkelerin kapitalist sistemden tamamen bağımsız bir yol izlemesi mümkün değil. Ancak 1980’lerle birlikte başlayan ve AKP’li yıllarda devam eden ekonomik ve bölgesel politikalarla birlikte Türkiye’nin emperyalizme bağımlılığı giderek arttı. 2017’de Türkiye’nin dış ticaretinde AB ülkelerinin ağırlığı %50 civarında.3 Diğer yandan Türkiye’nin ithalat-ihracat dengesinde dışa bağımlılığı da geçtiğimiz yıllarda artı.4 AB ülkeleriyle referandum sürecinde gerilen ilişkiler üzerine yapılan “ekonomik ilişkilerimiz etkilenmeyecek”, açıklamalarını da birçoğumuz hatırlıyoruz.5 Öyleyse nerede kaldı bizim büyük anti-emperyalist mücadelemiz? Ya da bu ne perhiz bu ne lahana turşusu mu demeli?

AKP, Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı ekonomik problemleri ABD ile rahip Brunson üzerinden yaşanan gerilime bağlıyor. Bir yandan Türkiye güllük gülistanlıkmış algısı yaratılırken6 diğer yandan bir problem varsa da bu yalnızca ABD’nin üzerimizde oynadığı oyunlara bağlanıyor. E AB’nin, ABD’nin ve bilcümle bizi kıskandığı artık bizim için bir sır değil! Ancak ortada absürt bir komedi dönüyor. Bir yandan Brunson casuslukla suçlanıyor diğer yandan Brunson’un iadesi adeta ortaçağ mantığıyla yürütülen bir esir takasına dönüştürülmüş durumda. En komiği ise AKP Brunson konusunda topu “bağımsız” yargıya atıyor.

Rahip Brunson’u ya da ABD’nin dış politikasını savunacak değiliz. ABD açısından başka ülkelerin bağımsızlığının bir anlamı olmadığını biliyoruz. Dolayısıyla oturup Brunson casus olamaz diyecek halimiz yok. Ancak ortada bir casusluk varsa bunun AKP’nin kirli emellerine ve takaslarına alet edilmesi yerine açıkça ortaya konması, delilleri ile kamuoyuna sunulması ve Türkiye’nin uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanmasını talep etmek Türkiye sosyalistlerinin görevi olmalıdır. Daha önce Fikir Kulüpleri Federasyonu’nun konu ile ilgili yaptığı açıklamada da ifade ettiğimiz talep buydu. Anti-emperyalist bir mücadele ancak şeffaf bir biçimde ve halka hesap verilerek yürütülebilir.

Oysa AKP hükümeti rahip Brunson olayını bir yandan artık bir dış politika aracı haline gelen esir değişimine dönüştürürken diğer yandan da bunu da “Allah’ın bir lütfu” olarak kullanmayı ihmal etmiyor. Yukarıda sözünü ettiğimiz Foreign Affairs makalesinde Erdoğan’ın politikası “hostage diplomacy” yani “rehine diplomasisi” olarak tanımlanıyor ve Erdoğan’ın bir din adamına karşı bir başkasını, yani Brunson’a karşı Gülen’i istediği ifade ediliyor. Ama baktık ki Gülen olmuyor o zaman da türlü yolsuzluklara karışmış Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’yı alırız. Ortaçağ’a gittik diyoruz derken alın size ortaçağ hukuku!

Diğer yandan yürütülmesi imkânsız ekonomik politikalar ve türlü yolsuzluklarla altüst edilen ülke ekonomisi Brunson olayı sayesinde basit hamasi söylemlerle geçiştirilebiliyor. Daha önce de söyledik ABD’nin AKP’ye nerede duracağını hatırlatmak için ekonomik yaptırımları kullanacağından şüphemiz yok, ancak ABD’nin yaptırımları olmasaydı Türkiye ekonomisinin hiçbir problemi olmadığını söyleyebilir miyiz? Türkiye’nin, AKP’nin rant paylaşımlarına kurban giden, İslamcı cemaatler arasında pay edilen ekonomik kaynakları için yalnızca ABD müdahalesini sorumlu tutmak yeterli olacak mı?

Peki, ama her şeyden önce AKP hükümetinin niyeti gerçekten Batı ile ilişkileri koparmak mı? Gerçekten bağımsız ve kendine yeterli bir ekonomik model mi önümüze konan? Türkiye’nin son yıllarda özellikle Suriye başlığında ABD ile yaşadığı anlaşmazlıklarda iki tarafında sürekli ortaya koyduğu “dilek” ilişkilerin sürdürülmesi yönündeydi. AKP, ABD ile ilişkileri bitirmek bir yana ABD’ye kendisine öncelik vermediği için kızgın. ABD’nin Ortadoğu’da yaşadığı sıkışmayı bölge İslamcılığını desteklemek ve Kürtlerin kazanımlarını sınırlamak için bir fırsat olarak gören AKP, ABD’ye önünü yeterince açmadığı için kızgın.

Sonuç Yerine

Yukarıda anlattıklarımızdan kısa yoldan çıkardığımız sonuç şu: AKP’nin anti-emperyalist bir mücadeleye girişmeye ne niyeti ne de gücü vardır. Türkiye’yi her geçen yıl daha da bağımlı hale getirdiği emperyalizm karşısında ülke ekonomisinin kırılganlığı ABD politikalarının AKP politikalarının da sonucudur.

Velev ki ortada ciddi anlamda ABD’den kopmaya dönük bir arayış var. Bu arayış bağımlı olmak için Rusya, Çin ya da AB ülkelerinden hangisini tercih etsek arayışıyla yürütüldüğü ölçüde anti-emperyalizm ile ilişkisi kopuyor. Son aylarda yaşanan gerilimden sonra AKP yöneticileri tarafından AB ile ilişkilerin düzeltilmesi gerektiğine dair açıklamalar geldi.7 Çin’in Türkiye’ye yaptırımlarını arttırma niyeti olduğunu ve Türk patronlar ile Çin arasında temaslar yürütüldüğü basına yansıdı. Denilebilir ki dış ticarete ihtiyacımız var ve bu kendi başına bağımlılık anlamına gelmiyor. Elbette öyle, ancak Çin ile ekonomik ilişkilerden daha bağımsız bir ekonomi politikasının yürütülmesini bekleyenler açısından şu veriyi paylaşalım: 2017 yılında Çin ile ticaret hacmi 28 milyar dolar civarında gerçekleşiyor ve bu 28 milyar dolar Türkiye’nin Çin’den ithalatı.8 Dolayısıyla anti-emperyalizm sorumsuz dış politika hamleleri nedeniyle oradan oraya savrulurken farklı ekonomik güçlere yaslanmaya çalışmak anlamına gelmiyorsa buradan anti-emperyalizm çıkartamıyoruz.

Son olarak şunu belirterek bitirelim. Kendisi bölge ülkeleri için tehdit oluşturan, bölgede savaşları kışkırtan ve İslamcı örgütleri besleyen bir ülkenin anti-emperyalizminden söz edilemez. Bizim anti-emperyalizm anlayışımız kendi ülkemizin bağımsızlığını savunur, kendine yeterli bir ülke kurmaya çalışırken başka ülkelerin özellikle Türkiye gibi “çeper” ülkelerin bağımsızlığına da saygı duymak anlamına da gelmek durumunda. AKP’nin yarattığı gerici düzenin bizim hayalini kurduğumuz Türkiye ile bir ilgisi olmadığını ise sanırım belirtmeye bile gerek yok!

Ancak AKP ile mücadele etmek istiyoruz, bu gerici düzeni yıkmak istiyoruz diye ABD emperyalizminden medet umacak halimiz yok! Emperyalizmin yalnızca ülkemizde değil tüm Ortadoğu’da yarattığı yıkıma karşı ikirciksiz bir çizgide duruyoruz. Eğer bu ülkenin bağımsızlığı ve özgürlüğü için bir mücadele verilecekse bu mücadele başlıkları birbirini dışlamadığı gibi ancak sosyalizm mücadelesi ile başarıya ulaşabileceğini de biliyoruz. Öyleyse AKP’nin hamaset edebiyatının peşine takılmadan ABD emperyalizmine karşı mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz.

Dipnot

  1. Ekonomide yaşanan gelişmeleri daha ayrıntılı bir biçimde başka bir yazıda değerlendiriyoruz.
  2. https://www.foreignaffairs.com/articles/europe/2018-07-30/how-save-us-turkey-relationship
  3. https://www.dunya.com/kose-yazisi/2017-yilinda-ithalat-yuzde-179-ihracat-yuzde-102-artti/398096
  4. A.g.y
  5. https://www.amerikaninsesi.com/a/hollanda-ile-yasanan-kriz-ekonomik-iliskileri-vurur-mu/3762201.html
  6. https://www.nytimes.com/reuters/2018/09/03/business/03reuters-turkey-currency-albayrak.html
  7. https://www.yeniasya.com.tr/politika/ab-ile-iliskileri-surekli-gelistirmek-istiyoruz_470498
  8. https://www.dunya.com/ekonomi/turkiyeye-dogrudan-cin-yatirimlari-ivme-kazaniyor-haberi-422499