İki yıl önce “penguen medyasına” karşı koyup, halka karşı sorumlu bir gazeteci kuşak yetiştirmek iddiasıyla “Genç Gazeteciler Bayrağı Devralıyor” diyerek yola çıkmıştık. YG eylemleri, ODTÜ Ayakta protestoları ve Haziran İsyanı… Kime karşı durduğumuzu, neyi yıkacağımızı iyi biliyorduk, artık neti istediğimizi ete kemiğe büründürmenin zamanı gelmişti. Genç Gazete, 18 Aralık 2014’te böyle bir ihtiyacın sonucu olarak ortaya çıktı.
Penguen medyasının gerçekleri gizlemeye çalışan, yalanlarla dolu habercilik anlayışına karşılık, ne pahasına olursa olsun mücadele ederek gerçekleri ortaya çıkarıp halka ulaştırmak için gençliğin güçlü bir itirazı olarak doğdu. Genç Gazete; bu çıkış, sırtını sermaye gruplarına, iktidara değil gençliğin dinamizmine yasladı, gücünü her zaman buradan aldı, bundan daima onu duydu.
Geride bıraktığımız bir yıldan fazla bir zaman dilimi boyunca, çok büyük deneyimler biriktirdik; gazeteciliğin suç sayıldığı, gazetecilerin gerçekleri yazdıkları için susturulmaya çalışıldığı, hapsedildiği bir dönemde, bir adım dahi geri atmadan, mücadele ederek.
Geldiğimiz noktada, bugüne kadar sürekli daha iyisini yapmaya çalışmamız ve bu konuda okurlarımızdan aldığımız eleştiriler bizi mutlu ederken, hala yapacak çok işimiz olduğunu biliyoruz. Bunu hep başa yazmaya devam edeceğiz.
En başta ülkemizde basın özgürlüğü ayaklar altında çiğnenirken, gazeteciler halka karşı sorumluluklarını yerine getirmek için gerçeklerin peşinden koştuğu için iktidar eliyle hapsedilip susturulmaya çalışılırken, Genç Gazete’yi yeni bir gazeteci kuşak yetiştirmek için okul olarak görüyoruz; okulun bizim için dört duvardan, bir fakülteden ibaret olmadığını bilerek. Bu anlamda, Genç Gazete okulunda birlikte çalışacak, birlikte öğreneceğiz.
Genç Gazete okulunda, onurlu ve deneyimli gazetecilerle, genç gazetecileri üniversitelerde buluşturmaya devam edeceğiz, gazetecileri tutuklayarak sindirdiklerini düşünenlere inat, Hababam Sınıfı’nın Mahmut hocasını hatırlatacak “okul sadece dört yanı duvarlarla çevrili, tepesinde dam olan yer değildir. Okul her yerdir. Sırasında bir orman, sırasında dağ başı” ve sırasında cezaevi önü demeyi bileceğiz.
Üniversitelerin, iletişim fakültelerinin nitelik olarak gerilemesine, geriletilmesine karşılık okullarımızda, Genç Gazete atölyelerini kuracağız. Bir yandan bu hedeflerimizi hayata geçirirken diğer yandan da Genç Gazete’yi daha güçlü, daha etkili bir yayın haline getirmenin yollarını aramaya devam edeceğiz; gençliğin dinamizmini ve arayışçılığını arkamıza alarak.
Genç Gazete’yi bir ihtiyaç olarak ortaya çıkaran Üniversite Kongresi, farklı alanlarda üretimler yapan üniversite kulüplerini Türkiye’ye en güçlü, en iddialı şekilde göstermiş ve bu tablo halka umut olmuştu. Önümüzdeki dönemde, kariyer amacı gütmeyen, ülkesi ve geleceği için faaliyet gösteren öğrenci kulüplerine daha fazla yer vererek, amacı yeniyi aramak ve yaratmak olan dostlarımızla birlikte Genç Gazete’yi daha güçlü bir üretim kanalı haline getireceğiz.
Tutuklanan bütün onurlu gazetecilerle dayanışmayı büyütmek ise bir diğer görevimiz. MİT tırlarıyla şeriatçı çetelere tonlarca silah taşıyanların suçlarını yazdıkları, gerçekleri ortaya çıkardıkları için hukuksuzca tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ü Genç Gazeteciler seminerlerinde ağırlamak isterdik. Elbet özgürlüklerine kavuşacakları gün bunu gerçekleştiririz.
Okulun dört duvardan ibaret olmadığını söyledik… Eğer Dündar ve Gül ile bir arada olmamızın önüne engeller koyuluyorsa, Genç Gazeteciler, seminer dizisinin ilkini Silivri Cezaevi önünde yapmasını da bilirler: yarına olan inancımız bunu gerektiriyor. Nazım’ın dizeleriyle bitirelim öyleyse:
O duvar
o duvarınız,
vız gelir bize vız!