AKP tek başına siyasal alanı değil toplumsal alanı da yeniden dizayn etmeye çalışıyor, her fırsatta bu yönde zorlamalar yapıyor. Bu tablo, gençlikte de “dindar ve kindar nesil” hedefiyle yansımasını buluyor. Bir süredir FKF’nin yayınlarından vurgulanan toplumsal dayanışma mekanizmaları inşa etme vurgusu, siyasal ve toplumsal düzlemlerde birlikte yürüyen bu politikalara karşı bütünlüklü bir direnç hattı oluşturmak için kritik bir öneme sahip. Kısa süre önce yola çıkan Gençlikle Dayanışma Derneği ve Dayanışma Dershaneleri de bu ihtiyaç çerçevesinde anlam kazanan projeler.
Yaratılan örneklerden çıkan dersleri ortak hafızamıza yerleştirmek ve dayanışmacı pratiklerle siyasal mücadelenin bütünü arasındaki ilişkinin nasıl kurulacağı tartışmasını derinleştirmek de Yeni Yazılar’a düşüyor. Tartışmalar için bir başlangıç metni olarak değerlendirilmesi gereken bu yazı, bahsettiğimiz konu için bir tartışma başlatma ve dayanışmacılığın siyasetimizin bütününde oturduğu yeri netleştirme amacı taşıyor.
Nereden Çıktı Bu Dayanışmacılık?
Yazının girişinde, dayanışmacılığın temel olarak, AKP’nin gerici dönüşümüne karşı toplumsal alanda direnç mekanizmaları oluşturma ihtiyacından kaynaklandığını belirttik. Bu nedenle, FKF için dayanışmacılık önümüzdeki dönemde AKP karşıtı mücadelenin temelinin oluşturması gereken gericilik karşıtlığını-laikliği toplumsal doku içerisinde güçlendirmenin bir aracı olarak anlam kazanıyor. Dayanışma mekanizmalarını, gericilik karşıtı siyasal mücadelenin toplumsal düzlemdeki bir uzantısı olarak oluşturmak gerekiyor. Dolayısıyla, dayanışmacı pratiklerin gericilerin toplumsal düzlemdeki etkisini azaltacak ve gericiliğe karşı aydınlanmacı düşüncenin ağırlığını arttıracak bir biçimde kurulması önemli.
Öte yandan, dayanışma mekanizmaları tek başına AKP karşıtı mücadelenin güncel ihtiyaçlarına değil bunlarla birlikte solun bazı alanlarda yaşadığı tıkanıklıklara da yanıt verme potansiyeli taşıyor.
Örgütsüzlük Sorunu Nasıl Aşılır?
Özellikle Haziran Direnişi’nde kurulan kültür, dayanışmacılığın yürütülen siyasal mücadele için güçlü bir besleme mekanizması yarattığı gösterdi. Hem Gezi Parkı’nda oluşan dayanışmacı karakter hem de direnişin uzantısı niteliğindeki park forumları ve mahalle dayanışmaları siyasal ve toplumsal direnci buluşturmanın önemli örnekleriydi.
Ancak, Haziran Direnişi bu buluşmanın kalıcılaşmaması durumunda geride güçlü mevziler kalmadığını da gösterdi. Direniş sonrasında solun önemli bir bölümü tarafından dile getirilen Gezi kitlesinin örgütsüzlüğü sorununun önemli kaynaklarından biri de bu tarz mekanizmaların oluşturulmamış olmasıydı. Örgütsüzlük sorununu tek başına sol siyasi yapıların göreli zayıflığına indirgemeyeceksek meselenin toplumsal düzlemdeki boyutları konusunda da çözüm üretmek bize düşüyor. Dayanışma ağları tam da bu bahsettiğimiz boşluğa oturuyor.
Güçlenme Stratejimiz Ne Olacak?
Sorunun diğer boyutu ise solun örgütsüzlüğü ya da göreli zayıflığı… Türkiye solunu uzun süredir takip eden biri, bu alanda yapılan tartışmaların durağan dönemlerdeki güçsüzlüğün nesnelliğin sınırlarına, hareketli dönemlerdeki etkisizliğin ise öznel yetersizlikleri bağlandığı bir çeşit kısır döngüyü barındırdığını görebilir. Aynı kişi bu döngünün bir güçlenme stratejisini içinde barındırmadığını da rahatlıkla söyleyecektir.
Yukarıda çizdiğimiz tabloyu hakkıyla incelemek için bu yazıya ayrılan sınırları bir hayli zorlamak gerekiyor. Ancak, sorunun konumuzla ilgili olan kısmını biraz daha açabiliriz. Solu bahsettiğimiz kısır döngüye sokan önemli faktörlerden biri de siyasal ve toplumsal düzlemlerde elde edilecek mevziler arasında birbirini besleyen bir ilişki kurmaktaki başarısızlık. Bu nedenle, dayanışmacı bir siyaset tarzı, iktidarın politikalarının toplumsal ve siyasal olanı giderek iç içe geçirdiği böyle bir dönemde oluşturulacak bir güçlenme stratejisi için de kritik bir işlev üstlenebilir. Elde edilecek toplumsal mevziler, siyasal mücadelenin kalıcı sonuçlar üretmesini güvenceye almayı sağlayacaktır. Bu kalıcı mevziler, döngünün ikinci kısmında yer alan “hareketli dönemlerdeki öznel yetersizlik” probleminin aşılması açısından da önemli bir rol oynayacaktır.
Toplumsal Alanda Güç Biriktirmek
Özetle, FKF, dayanışma mekanizmalarını siyasetin yerini alacak değil siyasete güç verecek bir araç olarak değerlendiriyor.
Başka bir biçimde ifade edersek, FKF toplumsal düzlemde inşa ettiği mekanizmalardan da güç alarak siyaset yapmayı, siyasal alanda verdiği mücadeleyi toplumsal alanda kalıcı kazanımlara dönüştürebilen bir tarzı inşa etmeyi hedefliyor.